Kurgu Nedir ?
Kurgu bir çok çekimin (bu çekimler farklı zamanlarda, mekanlarda da çekilmiş olabilir) ve kurguda düzenli olarak peş peşe belli bir kurgu anlayışına uygun olarak sıralanmasına kurgu denir.
Görüntülerin ve seslerin bir senaryo dâhilinde belli bir amaca uygun olarak peş peşe sıralanmasına “kurgu” veya “montaj” denir. Video kurgu çalışmaları televizyonculuk, sinemave reklamcılık sektörleri için büyük önem taşıyan bir iştir.İyi bir senaryoya, kaliteli oyunculara sahip ve iyi çekilmiş bir sinema filmi, kötü bir kurgucunun eline düştüğü takdirdedeğerinden çok şey kaybedebilir, izleyici tarafından anlaşılmayabilir. Bu durumun tam tersi de mümkündür: iyi bir kurgucu, yapımı çok daha hareketli, canlı, anlaşılır kılabilir, belirli noktalara kadar çekim hatalar ını veya oyuncuların kusurlarını giderebilir. (Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı)
Kurgu işleminde aşağıdaki üç temel noktadan yararlanılması gerekir.
Çekimlerin sırası ve süresi ne olmalıdır?
Olumlu görüntüsel süreklilik nasıl elde edilir?
Koşut Kurgu:
Aynı zamanda gerçekleşen ya da gerçekleşiyormuşcasına ele alınan iki ayrı olayın, ardışık olarak gösterilmesi. İki ayrı noktadan yola çıkan arabaların içinde olan biteni çarpışma anına kadar sırayla vermek eş zamanlı olana örnektir.
Ama Eisenstein’ın Grev filminde kullandığı mezbahada kesilen boğalarla Çarın askerlerinin halkın üzerine ateş açtığı sahnelerin iç içe geçmesinde iki olayın eşzamanlı olmasının bir anlamı yoktur. Burada bir olgu bir olguya benzetilmektedir çünkü amaç metafor yapmaktır. Bu kurgunun verdiği etkiden ötürü de buna “çarpıcı kurgu” denir.
Kurguda Devamlılık:
Aynı zaman ve mekânda geçen bir dramatik eylemin en iyi anlaşılacak şekilde insanın doğal eğilimleri içinde mantıksal olarak çeşitli açı ve ölçeklere bölünerek anlatılmasıdır.
Bir hareketin farklı açı ve ölçeklerine bölünebilmesi için plan değiştirirken; çekim esnasında da, montajda da çok dikkat edilmesi gerekir. Bunun içinde A planı ve B planlarını yan yana iki pencerede görerek montaj yapmak tavsiye edilir. Örneğin sigarayı yakarken bel plandan omuz plana geçmek söz konusuysa ve tek kamera çalışılıyorsa, çekim esnasında, yönetmen, oyuncu ve kameramanın, akışkanlığın sağlanması ve sıçramalardan kaçınmak için kesme ve bağlama noktalarında dikkatli olması gerekmektedir.
Daha önce de bahsettiğimiz, A planında kadrajın sağından çıkılıyorsa B planında solundan girilmeli gibi, bakış yönlerini tutturmak gibi hususlar, bu tür kurgunun püf noktalarıdır.
Eksiltme Yaparak Anlatım:
Hayatı reel zamanda aktarmanın imkânsızlığı nedeniyle bir dramatik eylemi eksiltmeler yaparak aktarırız. Bir yerden bir yere yolculuğu reel (gerçek) zamanında anlatmamız olanaksızdır ve yolculuğun başı ve sonunu vermek bile yeterli olacaktır. Çünkü seyirci uzlaşımsal olan bu dili gayet iyi bilmekte ve eksik parçaları zihninde tamamlamaktadır.
Bunun tam aksi kullanımlar da vardır. Point D’ourgue gibi… Bir notayı icracıya istediği kadar uzatma hakkını veren bir işaretin adı olan “point d’ourgue” sinemada da kullanılmıştır. Eylemin reel zamanından daha uzun bir sürede aktarılması durumlarında… Bir tokatlama eylemi ya da adamın binanın çatısından düşmesi, belki üç dört saniye sürecektir. Ama farklı açı ve ölçeklerle, çekim sayılarının çoğaltılması sonucu daha da uzun vermek mümkündür. Yan tarafta gördüğünüz sahne Einsestein’ın Potemkin Zırhlısı- Odessa merdivenleri sekansından. Gerilimi arttırmak için bunu denemiştir. Yıllar sonra bol Oscar’lı The Untouchables’da Brian De Palma aynı etkiyi yakalamak üzere bu sekansı adeta tekrar çekmiştir. Seçtiği bebek arabası bile aynıdır. O arabanın, içindeki bebekle basamaklardan inişi bile.
Slow motion da gene böyle kısa ama senaryo için kritik kesitlerin, belki de daha iyi algılanması ya da altının çizilmesi için uzatılmasını sağlar.
Kurgunun Ritmi:
Planların süresinin kısalması hızlanma, sürelerinin uzaması ise tempo düşüklüğü, yavaşlama olarak algılanır.
Heyecanın ve ya gerilimin artması için hızlı kurgu; sakinliğin, içe dönüşün, lirizmin sağlanması için de yavaş kurgu başvurulan yöntemlerdir.
Eşlemeli Kurgu
Benzer şekiller ya da benzer hareketlerden geçiş eşlemeli kurgu olarak nitelendiriliyor. Gene ilk olarak Eisenstein’la tanıdığımız bir numaradır bu…
İşte yanda Grev filminde, HO (ama) kelimesinin harflerinin O’ sundan çarka, ve -bölümler eklendikçe diğer çarklara- geçmesi.
Duvardaki bir saate yaklaşarak sonlanan bir planın arkasından, saatten açılarak başlayan bir plan getirilmesi de benzer hareketten geçişe bir başka örnek.
Kurgunun Önemi
Kurgu tekniği ve kurguda başarılı olmak için sadece yukarıdaki üç soruyu doğru bir şekilde yanıtlamak yeterli değildir. Televizyon ve film yapımında kurgu birbirinden farklılaşır. İzleyici üzerindeki etkisi aynıdır ancak fark televizyon yapımında kurgu eş zamanlı olarak yapılır.
Rus sinema kuramcısı Lev Kuleşov, montajın amacını şöyle tarif etmiştir: “Üzerine harfler yazılmış küpleri bir araya getirerek kelime kuran çocukların yaptığı gibi, yönetmen de filmi yapmak için ayrı, birbiriyle ilgisi olmayan, farklı an ve günlerde çekilmiş parçaları bir araya getirerek dağınık pozları en uygun, anlamlı, eksiksiz ve düzenli bir şekilde sıralamalıdır.” Kuleşov seyircilerin olayı anlamlandırmaları bakımından kurgunun nasıl bir önem taşıdığını görmek için 1920’lerde bir de deney yapmıştı. “Kuleşov etkisi” (Kuleshov Effect) adı verilen bu deneyde önce yüzünde hiçbir ifade olmayan bir adam yakın plan çekildi, ardından ise bir tas çorba, küçük bir kız çocuğu ve bir tabut görüntülendi. Bu 4 görüntüden daha sonra şu şekilde üç kısa film oluşturuldu:
film: Adam-çorba-adam
film: Adam-kız çocuğu-adam
film: Adam-tabut-adam
Bu üç kısa film, üç farklı denek grubuna seyrettirildi. Birinci filmi, yani yüzünde bir ifade olmayan adam, ardından çorba kâsesi ve tekrar adamın yüzünü seyreden gruba adamın yüzünde nasıl bir ifade olduğu soruldu. Grubun çoğunluğu bu soruyu “açlık” şeklinde cevaplandırdı. Aynı soruya ikinci filmi seyredenler “sevgi” üçüncü filmi seyredenler ise “üzüntü” şeklinde cevap verdi. Seyirciler, adamın çekimiyle birlikte gösterilen görüntü arasında psikolojik olarak bir bağlantı kurup farklı anlamlar çıkarmaya çalışmışlardı. Çünkü seçilen ve ardarda sıralanan görüntüler izleyicinin mesajınızı nasıl algılayacağını etkiler. Çekimler filmde öyle bir biçimde peş peşe getirilir ki, izleyiciler gerçekte görmedikleri bir şeyi görmüş gibi olurlar.
Kuleşov iki ayrı sahnenin birleşmesinden yeni bir mana, yeni bir temsil ve bu sahnelerin hiç de ifade etmediği üçüncü bir anlam ortaya çıktığını belirterek:: “Bu keşfim, beni hayrete düşürdü. Bundan sonra montajın ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu kavrayabildim.” demiştir.
Bütün bunların ışığında bir filmin aslında üç kere çekildiğini söyleyebiliriz:
Proje- senaryo aşamasında
Çekimler aşamasında
Kurgu aşamasında.
İyi bir film her üç aşamanın da başarıyla gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkar.
Kurgunun Tarihçesi
Sinemayla televizyonun toplumsal hayata girmesi arasında yarım asırlık bir zaman farkı vardır. Dolayısıyla görüntü kurgusunun temellerinin sinema ile atıldığını, televizyonunsa sinemadan gelen bu birikimi alarak kendisine uyarladığı söylenebilir.
Sinemanın ilk yıllarında kurgu yalnızca değişik sahnelerin bir araya getirilip birleştirilmesiydi. Çekilen görüntülerdeki fazla kareler kesiliyor, filmler sahne sahne birbirine bağlanıyordu. Zamanla bir filmin kesilip birleştirilmesi için teknikler geliştirildi. Bu tekniklerle hem filmin seyirci tarafından daha kolay anlaşılmasıı, hem de verilmek istenen etkinin güçlendirilmesi hedefleniyordu. Yirminci yüzyılın başlarında teknolojik bir buluş olarak parlayan sinemanın bir sanat dalı hâaline gelmesi, kurgunun gelişmesi ile mümkün oldu.
Sinema tarihinde kurguyu bilinçli olarak uygulayan, Amerikalı yönetmen David Wark Griffith’tir. Griffith, 1908–1912 yılları arasında çevirdiği 400 civarında kısa filmle sinemanın imkânlarını zorladı. Bu yönetmenin özellikle Charles Dickens’in romanlarındaki kurgulama tekniğini ve paralel anlatım yöntemini sinemaya uyguladığı bilinmektedir. Griffith’in en önemli filmi, sinemaya teknik olarak büyük yenilikler getiren ve iyi bir gişe başarısı sağlayan ama ırkçılık yaparak zencileri aşağıladığı için çok eleştirilen “Bir Milletin Doğuşu”dur (1915). Yakın çekim, iris, kararma ve açılma gibi pek çok çekim-kurgu tekniğini geliştiren Griffith, “Ticaretten anlasaydım bu tekniklerden birkaçını patente bağlardım ve yüzyıl film çevirsem kazanamayacağım parayı kazanırdım.” demiştir.
Kurgu estetiği konusunda Rusya’da da çalışmalar yapıldı. Sovyetler Birliği döneminin sinemacıları Eisenstein, Kuleşov ve Pudovkin, kurgunun insan algısı üzerindeki tesirlerini araştırdılar. Eisenstein, ünlü filmi Potemkin Zırhlısı’nda en çarpıcı kurgulamayı elde edebilmek için çok çaba göstermiş ve bu filmi sinema okullarında uzun yıllar boyunca örnek film olarak seyrettirilmiştir.
Günümüz sinemasında kurgunun önemi daha da artmıştır. Sinemanın ilk yıllarında çok az sayıda geçiş kullanılırken artık filmlerde çok daha fazla geçiş yapılmaktadır. Yeni teknolojilerin ve bilgisayar efektlerinin kullanılmaya başlamasıyla bazı yapımların kurgu aşaması çekim aşamasından daha uzun sürmektedir. (Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı)
Ölçümlü (Metrik) Kurgu
Bu kurgunun çekimlerin salt uzunluğuyla belirlenir. Bu parçalar birbirine bir müzik ölçüsüne uygun kalıp içinde, uzunluklarına göre eklenir. Bir başka deyişle resimlerin yan yan getirilmesinin en basit örneğidir. İzleyici görüntüleri eşit ağırlıkla algılayarak çatışma oluşur, bu çatışma basit orantılı bir çatışma tarafından frenlenir.
Tartımlı (Ritmik) Kurgu
Metrik kurgunun tersine görüntünün metrik uzunluğu üstüne değil bu kurgu tekniğinde zamanın niteliği çerçevenin ritmi tarafından belirlenir. Hareket yönlerinin, çakışmaların etkili olduğu bir kurgudur.
Titremsel (Tonal) Kurgu
Ton ve ahenklerden oluşan, baskın olan görüntünün yanında diğer unsurlarında baskın görünmesidir. İki farklı çerçevenin üst üste gelmesine olan sağlamak için görüntülerde temel bir ton benimsenir. ‘’Potemkin Zırhlısı’’ filminde bu tür kurguya örnek olarak matem sahnelerinde gri ve sis kullanılmıştır.
Üsttitremli (overtonal) Kurgu
Müzik yoğunluğu olan bir kavramdır. Bu türde genel olarak film içinde yüksek tonların bir araya gelmesi sonrası oluşan parçalardaki yüksek tonlarla çatışma içerisinde bulunabileceği biçimde kurgulanmalıdır. Eisenstein bu durumu ‘’en güçlülerin toplamı’’ diye adlandırmıştır.
Anlıksal (Entellektüel) Kurgu
Bu kurgunun en belirgin özelliği izleyicinin zihninde özel duygusal etkiler uyandıran düşünceler çağrıştırmaktır. Resimlerin içinde saklı bulunan entelektüel çekiciliğin ortaya çıkartılması sonucu elde edilir. Bu şekilde film, izleyicinin zihninde belirli kavram ve duyguları uyandırır.
Kaynak :
1) kurgucu.org
2) Sinemada Kurgu Ve Eisenstein; Bülent Küçükerdoğan (gzmoncl.wordpress.com)
3) Defne Ilgaz (16 Şubat 2009 – ninova.itu.edu.tr )
Leave A Comment